Paralel diyen hangi Cennet`e giremez?

11013579_10205069140560926_5542893973383078781_nVeya Papalık misyonunun parçası olmakmı yoksa İhanete “parallel” demekmi büyük suç?

Fethullah Gülen hükmünü verdi:“Bize paralel diyen, cennete giremez”.

Sanki cennetin anahtarları Pensilvanya`da…

Ama hangi cennetin?

Kuran`da müminlere vad olunanınmı yoksa Hasan Sabbah`ın ölüme gönderdiği haşhaşilerine vad ettiğininmi?..
Aslında bu konuşmasıyla Gülen “cennet bilet”i satan Ortaçağ papazlarını hatırlattı…

Tarihten okuyoruz ki, Roma Papası 3.İnnokent (1198-1216) günahların bağışlanması için bir evrak düzenlemişti. “İndulgencia” –“Cennet bileti” adlanan bu evraka sahip olan tüm günahlardan arınmış oluyordu… Zaman geçtikce bu evrakın değeri kaç misli arttı. Nedeni günahkar insanların bu kağız parçası ile cenneti kazanmalarına inanmaları idi. Bu bilet ne işe yarardı? O kağıt parçasını satın alanlar öyle düşünüyorlardı ki, bunu aldıkları için Allah onların tüm günahlarını af ediyor ve cennet`te yerleri garantidir…

Nitekim, “bize parallel diyen cennet`e giremez” söyleyen gibi onlar da cennet`e gireceklerinden emindiler. Hatta Roma Kilisesi bu bilet için resmi karar çıkarıb, tüm hıristiyanları bu “cenneti kazanma ödülü”nü almalarını talep ediyordu… Nedeni Kilise`nin cebini bu kağıt parçası kadar hiç bir gelirin doldurmamasıydı…

***

Azerbaycan`da bizim dinle alakamız yok dedikleri halde Anadolu`da “Kafkaslara din götürüyoruz” kandırmacası ile dini istismar edenlerden, Hazreti Peygamberi kamyona bindirenlerden ancak bu beklenirdi. Mesela, himmet paraları alınarak yıllarla istismar edilenlere diyorlardı ki, bu okulları Hazreti Muhammed (sas) tavsiye ediyor, hatta bu okulların başarılı olması bizzat Peygamberimizin duasına mazhar olmasına bağlıdır…

Şimdilerde Cemaat`in göz diktiği Afrika`da yaşayan Jomo Kenyata (Kenya’nın ilk cumhurbaşkanı) şöyle diyordu:‘’Avrupalılar Afrika’ya geldiklerinde ellerinde İncil vardı, bizim elimizde ise toprağımız vardı. 50 sene sonra ellerimizde İncili gördük onların elinde ise toprağımız vardı.’’

Aynısı Cemaat`in palavralarına inanan hem Türkiye`de, hem de Azerbaycan`da saf esnaf için de geçerlidir.

İnsan`ın aklı almıyor bunca yaşananları…

Neden hiç kimse sormadı ki, dili ingilizce olan, ingilis kültürüne hizmet ödülü alan bu okullar için neden Peygamberimiz (sas) dua etsin ki?..

Bu okullar için doğal olarak, ingilizceye hizmetten dolayı Anglikan Kilisesi`nin dua etmesi gerekmiyormu?

Ama Cemaat`te böyle şeyler sorğulanamaz…

Sen Hocaefendi`den çokmu bileceksen?…

***

Bu gün “bize paralel diyen cennete giremez” diyen yıllar önce Savaş Ay`a Hazret-i Allah’ın, Resulleri arasında vahiy elçisi olan Cebrâil Aleyhisselâm hakkında; “Gökyüzünden inse, parti kursa, kusura bakma ben senin partine girmem desteklemem derim.” Farz-ı muhal, o bile gelse Türkiye’de bir parti kursa, onun partisini bile destelemem…” (23.11.1995, Savaş Ay ile Röportaj) söylemişti…

Aslında görünen odur ki, 19 yıl içinde Hocaefendi peygamberlik makamından daha ireli gidib. Nitekim, vahyin sadece peygamberlere geldiğini bildiği halda Hazreti Cebrâil Aleyhisselâm`ın kendisine teklifle geleceğini iddia etmesi aslında peygamberlik üstü bir iddia idi. Sana vahiy gelecek, sen de imtina edeceksin…

Son fetvası ise bu sözlerinden daha üstün bir iddiadır. Nitekim kimin cennete girib-girmeyeceğine sadece Yüce Allah karar verir. Bu sözler haşa O`nun yerine hükm etmek anlamına gelmekte…

Aynen “yahudi ve hıristiyanları kınayan ve azarlayan âyetler ya Muhammed A.S döneminde yaşayan ya da kendi peygamberleri döneminde yaşayan bazı yahudi ve hıristiyanlar hakkındadır.” (Küresel Barışa Doğru: 45. sh) sözleri ile Kuran hükmlerini hiç bir delile dayanmaksızın fetva verdiği gibi…

Veya “amacımız bu üç büyük dinin inananları arasında hoşgörü ve anlayış yoluyla bir kardeşlik tesis etmektir.” (9 Şubat 1998, bkz. Aksiyon, 167. sayı) diyerek, Kuran`a ters düşen açıklama gibi…

Tamam, “paralel diyen cennete giremez”, Papalık misyonunun bir parçası olanlar nasıl? Onlar girebilirlermi?..

Hatırlatma. 1964 yılında 2. Vatikan Konsilinde kurulan ‘Hıristiyan Olmayanlar Sekreteryası’nın 1973 yılında, sekreterlik görevine getirilen Pietro Rossano, Sekreterya’nın yayın organı Bulletin’deki bir yazısında şunu belirtiyordu:“Diyalogdan söz ettiğimizde, açıktır ki, bu faaliyeti, Kilise şartları çerçevesinde misyoner ve İncil’i öğreten bir cemaat olarak yapıyoruz. Kilise’nin bütün faaliyetleri, üzerinde taşıdığı şeyleri yani Mesih’in sevgisini ve Mesih’in sözlerini nakletmeye yöneliktir. Bu sebeple diyalog, Kilise’nin İncil’i yayma amaçlı misyonunun çerçevesi içinde yer alır.”

Kilise açık-açık “Dinlerarası diyalog, Kilise’nin bütün insanları Kilise’ye döndürme amaçlı misyonunun bir parçasıdır… Bu misyon aslında Mesih’i ve İncil’i bilmeyenlere ve diğer dinlere mensup olanlara yöneliktir. “ diyerken, Fethullah Gülen ne diyordu bu konuda: “Papa 6. Paul cenapları tarafından başlatılan ve devam etmekte olan Dinlerarası Diyalog İçin Papalık Konseyi (PCID) misyonunun bir parçası olmak üzere burada bulunuyoruz. Bu misyonun tahakkuk edişini görmeyi arzu ediyoruz. En aciz bir şekilde hatta biraz cüretle, bu pek kıymetli hizmetinizi icra etme yolunda en mütevazı yardımlarımızı sunmak için size geldik.” (9 Şubat 1998, bkz. Aksiyon, 167. sayı)

“… Herkes kelime-i tevhidi esas alarak çevresine bakışını yeniden gözden geçirmeli ve ıslah etmelidir (yenilemelidir). Hatta Kelime-i Tevhidin ikinci bölümünü yani ‘Muhammad ALLAH’ın rasulüdür’ kısmını söylemeksizin sadece ilk kısmını ikrar eden (söyleyen) kimselere rahmet ve merhamet bakışıyla bakmalıdır.” (Kitabın Adı : Küresel Barışa doğru (Kozadan Kelebeğe – 3) Sayfa :131) yazan Hocaefendi, hakikaten bu hadisden habersizmiydi: “Kim beni duymadan İsa’nın dini üzere, İslam üzere ölürse o, hayır üzeredir. Ama herkim bugün beni duyduğu halde bana iman etmezse şubhesiz ki o helak olmuştur.”

(Taberi(1/256) İbni Teymiye Mecmuul Fetava(7/430) İbni Hişam(1/214-220))

Bu gün kendisine “paralel” diyeni cennete sokmamak gibi bir lükse sahib olduğunu sanan Hocaefendi, Peygamberimizin tebliği ulaştığı halde ona iman etmeyenleri arka kapıdan cennete sokmağa çalışıyor… Görünen manzara bu, malasef…
Peygamber Efendimiz geldikten sonra, Efendimizi ve onun getirdiğini (Kur’an’ı Kerimi) kabul etmeden, ALLAH’a iman etmiş olamayacağı, ALLAH-u Teala’nın kabul etmediğini, Kişinin sadece “La ilahe illALLAH” demekle iman etmiş sayılamayacağını, “Muhammedün Rasulullah” deyince iman etmiş olacağını ayet ve hadislerle sabit olduğu halde, bu örgüte“paralel” diyenin cennete giremeyeceğine dair hükmün sahibi kim?

Yoksa, “Üç dinden herhangi bir dine inanmak yeterlidir. Mühim olan kelime-i tevhid inancıdır. Hz. Muhammed”i kabul ve tasdik etmek ise şart olmayıp bir kemal mertebesidir. Ehli kitap ile amentüde ittifak halindeyiz.” ( Zaman- 17.4.2000) yazan Ahmet Şahindenmi aldı bu hükmü, Hocaefendi?

Hayır, “Zaman” yazarına da bu fetva için ilham veren Fethullah Gülen`in bu sözleri değilmiydi:

“Kur”an-ı kerim, Kitap ehline çağrıda bulunulurken, “Ey kitap ehli! Aramızda müşterek olan bir kelimeyi gelin.” Nedir o kelime? “ALLAHtan başkasına ibadet yapmayalım”. ALLAHa kul olan başkasına kul olmaktan kurtulur. İşte gelin, sizinle bu mevzu üzerinde birleşip bütünleşelim. Kur”an devamla, “ALLAHı bırakıp da, bazılarımız bazılarımızı Rab edinmesin” diyor. Dikkat edin, bu mesajda, “Muhammedün Rasûlüllah” yok.” (Hoşgörü ve Diyalog İklimi. S.241)
***
Aye ve hadislerde buyuruluyor ki, cennete sadece müslümanlar gire bilecek. Ayrıca, cennete giremeyeceklerin tarifleri de veriliyor ki, orada kendi devletini yıkmağa çalışan, kendi din kardeşlerine beddua seansları düzenleyen ve ihaneti tüm çıplaklığı ile ortaya çıkan birine yine büyük merhamet sergileyerek, “parallel” denilmesi de cennete girememe sebebi olarak, gösterilmiyor…
Böyle bir şart varsa, kitabın ortasından açıklasına, biz de görelim…

Yoksa, yukarıda belirttiğim gibi, Hocaefendi Haşhaşiler`in lideri Hasan Sabbah`ın “cennet”indenmi bahs ediyor?

Allah muhafaza…
TİMETÜRK
24.10.2014

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir