Gulen Erdoğancıları Azerbaycan`dan deport etdiriyor
Halen Türkiye’de 17-25 Aralık olaylarından sonra Azerbaycan’da da başlanan “anti-fetullahcılık” dalğasını Fetullah Gülen’in Azerbaycanlı müritleri iki ülkenin de çıkarlarına aykırı hale getirmeyi başarmışlardır. Öyle ki, Gülen ile ilgisi olmayan dindarları, daha çok Türkiye iktidarının çıkarlarını savunan küçük nurçu grupları polise hedef göstererek, kendi planlarını hayata gerçekleştirmişlerdir. Böylece, polisin baskın yaptığı evlerde Gülen ile ilgili bir literatür bulunmamakla beraber, hapis edildikleri için “Zaman” gazetesi Türkiye’de “Erdoğan müslümanları sattı, Azerbaycan onları hapsediyor” başlığını atmıştı. Muhafazakar toplum olan Türkiye’de bu zihin karışıklığına neden olmuştu.
O zaman Yenicag.az-ın meseleyi hem Azerbaycan, hem de Türk gündemine taşıması ve Türkiye’nin bu konuda bilgilendirilmesi sonucunda ciddi bir yalnışın önü kesildi. “Cumhurbaşkanı ile memurların mücadelesinde Gülen farkı” başlıklı makalede, “Azerbaycan memurlarının “nurçu avı” “Fetullah Gülen’in düşmanlarını” ezme operasyonudur “ve doğrudan Pensylvania’ya hizmet etmektedir”diye yazılıyordu.
Yazıdan alıntı: “Ve ilginçtir ki, kimin Fethullah Gülen’e bağlı olduğu gün gibi aydın olsa da, masum insanlar hedef gösteriliyor, zamanında bu şebekeye karşı savaşan insanlar Gülen’in adamları gibi sunuluyor. Hiç Aliyev’in sarıklı birini işten çıkardığını gördünüz mü bu konuda? Hayır. O zaman siz neden Gülen taraftarlarını değil, 4-5 fakiri hapse atıyorsunuz, onların adamları da Türkiye’de Azerbaycan’da müslümanların sıkıştırıldığını ve bunu Erdoğan aracılığıyla yapıldığını desin. Siz kimden yanasınız? Aliyev’den mi, Gülen’den mi?
Ve bir daha altını çizmekte fayda var. Gülen’in derdi din-iman değildir. Fetullah Gülen daha 1996 yılında yayılan kassetlərində diyordu ki, varlığımızı hissettirmeden ilerilere gitmek gerekir, devletin can damarlarında dolaşıp, yara almadan geri dönmek gerekir “. Görüldüğü gibi Gülen’in Türkiye’de itham edildiği mesele, devleti ele geçirmek, paralel devlet kurmaktır. Bu hayatlarını insanların ahiretini kurtarmaya adamış insanların neyine lazım?
Ancak görüldüğü gibi burada da PARALEL YAPI, yani Fetullah Gülen şebekesi güzel işlemektedir. Fetullah Gülen cemaatine karşı olan, bu camaatin planlarına ortak olmayan ne kadar insan varsa, onlar Gülen ile ilişkide suçlanılıyorlar.
… Sonuç olarak, Erdoğan’ı Türkiye’de yenemeyenler burada olanları Türkiye’ye ötürerek Aliyev-Erdoğan kardeşliğini bozmak istiyorlar. Sebep ise yıllardan beri Gülen cemaati ile ortak olan bazı bürokratların aslında kendi çıkar ilişkilerini korumak için devletlerarası ilişkileri bozmaktan çekinmemeleri, Aliyev’e Gülen’e olduğu kadar sadık olmamalarıdır.
“Nurcularla mücadele” adı altında Gülen’e karşı olanların ezilmesinden sevinen ve bu oyunun tek kazananı ise Gülendir… “
Aslında bugün aynı oyun devam ediyor. Öyle ki, 15 Temmuz Türkiye’de darbeye teşebbüsten sonra da Azerbaycan’da fetullahçıların “vurulacağı” deniliyor.. Görünüşe göre, hatta böyle bir “vurulma” başlanıldı. “Zaman” gazetesinin Azerbaycan ilavesi kendi kendini Türkiye-Azerbaycan kardeşliğine karşı zararlı olduğunu “kabul ederek”, kapattı. Ancak sosyal medya üzerinden Erdoğan düşmanlığı yapmaya devam ediyorlar. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni Anar Karahançallı kendi sosyal medya hesabından hem Gülen’i tebliğ etmeye devam ediyor, hem de kardeş ülkenin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan aleyhine kışkırtıcı yayınlar yapmakta… Rusya ile uçak krizi sona erdiği gün buna “kızarak”, Erdoğan’ı en sert şekilde hakaret eden GYY sonradan yazdığını silse de, halen diğer sert ifadeleri kalıyor. O zaman “Erdoğan herkesin tükürdüğünü yalıyor” yazan A.Karahançallı bugün de anti-Erdoğan faaliyetlerin başında duruyor.
Kafkas Üniversitesi de sözde kapandı, daha sonra “el değiştirdi”. Ahmet Sanic rektörlükten gitse de, üniversite`de kalmaya devam ediyor. Sadece o da değil. Kafkas Üniversitesi’nin tüm fetullahçı kadrosu orada faaliyetlerine devam ediyorlar. Önceki yazılarımızda adlarını saydığımız ister Natik Paşa, ister Şaik Nebiyev, isterse de diğer fətullahçı rektör yardımcıları ve dekanlar görev başındalar.
Sadece onlar da değil. Bugün Elnur Aslanov, Ceyhun Osmanlı, Elşad İskəndərovu ve bu grubun diğer üyeleri sözde “vuruldular”. Ancak Azerbaycan cumhurbaşkanı bu konuda Erdoğan ile aynı kanaatte olsa da, bazı memurlar onları korumaktalar.
Gülen’in imamları ile yılda milyonlarca para hortumlayanlar onların gitmesine razı değiller. Bunun için çoğu imamlar “iş adamı” adı altında Azerbaycan’da kalmaktalar. Örneğin, Fetullah Gülen’in onursal başkanı olduğu Gazeteciler ve Yazarlar Vakfının Azerbaycan temsilciliği olan “Diyalog Avrasya” dergisinin (DAP) eski Başkanı Mustafa Saatçı bu görevden ayrılsa da, “Aksesuar İnşaat”`ta göreve getirilerek, ülkede kalması sağlandı. Devlet Göç Dairesi de Azerbaycan`da istediği kapıyı tekmeyle açan bu kişiye çok rahat çalışma izni verdi. DAP yeni Başkanı Celil Erdem ise hazırda medya kuruluşları ile fetullahçılar arasındaki ilişkileri düzenlıyor ve ona da “gözün üste kaşın var” diyen yok.
Ancak çok ilginçtir ki, son günlerde Devlet Göç Dairesi tarafından bazı işadamlarının ülkemizden deport edilmesine başlanıldı. Görünüşe göre, Azerbaycan ülkemizdeki fetullahçı işadamlarını “temizliyor”. Fakat adamların kimliğini öğrendiğinde, tam tersinin olduğu görünmektedir. Demek ki, ülkemizde faaliyet gösteren ve yıllarca fetullahçılara karşı olan iş adamları şimdi bu lekeyle ile ülkemizden uzaklaştırılıyor.
Onlardan bir kaçı Türkiye’nin siyasi hakimiyetine yakın MÜSİAD-ı kurmakla görevlendirilen kişilerdir. Yani, Gülen’in buradaki iş adamları örgütlerine (İpekyolu vb.) karşı alternatif kurulan Müstakil Sanayici ve İş Adamları Derneği’nin Azerbaycan temsilçiliğini kurmak isteyenlerin ülkemize girişi yasak.
Ayrıca, fetullahcılara karşı 2010 yılında alternatif olan ve Cemaatle ilk kez kafa-kafaya gelenlerden “Okuklu” Holding Başkanı Yılmaz Okuklu kendi Facebook sayfasından sınırdışı edilmek istendiğini yazdı. Azerbaycan’ın resmi 6’ncı vergi rekortmeni ve AK Parti’nin eski millet vekili aday adayı olan, Erdoğan tarafından tanınan işadamının 15 Temmuz’dan sonra başlanan rüzgarla ülkeden çıkarılması isteniyor.
Listede Cemaatten ayrılarak, Erdoğan tarafa geçtiği için cezalandırılan “Avis” Eczanelerinin yönetimi de var. “Avis” yönetiminden Mustafa bey de birkaç gün önce ülkeden apar-topar deport edildi.
İlginçtir ki, deport nedeni konusunda da kendilerine bile bilgi verilmiyor ve bildiğimiz kadarı ile liste çok büyüktür.
Belli oluyor ki, listede olanların çoğunun Gülen cemaati ile alakası yoktur, ya da uzun süreden beri ilişkiler kesildi. Yani, Gülen’e Azerbaycan’dan yılda milyonlarca dolar “himmet” parası gönderenler bir kenarda bırakılıp, ona yüz çevirenler, karşı çıkanlar cezalandırılıyor. Nitekim, 2014 yılında Gülen’e karşı mücadeleye start verildiği zaman hiçbir vergi borcu olmadığı halde Ziya Şahin adlı iş adamı ülkeden deport edildi. Buna sebep ise onun İsmayıllıda halk arasında Gülen aleyhine çıkışlarının Cemaati ve Cemaatin Azerbaycan’da ayak açmasında önemli rol oynayan vali beyi rahatsız etmesiydi.
Görünen o ki, Türkiye’de darbe girişimi başarısızlığa uğrasa da, Gülen Azerbaycan ve diğer ülkeler üzerinden Erdoğan’dan ve erdoğancılardan öç almaya devam ediyor. Türkiye’nin diplomatik temsilciliklerinin Türk vatandaşlarına İngiltere’nin ingilizlere, Fransa’nın fransızlara gösterdiği yaklaşımı göstermediğinden, en iyi halde mevcut durumdan “üzgün” olduğunu bildirmelerinden dolayı özellikle, Azerbaycan’da Türk iş adamları zor durumdalar. Devleti yanında görmediği için yeniden Gülen’in tarafına geçenler de az değil. Bu konuda gelen bilgilerde deniyor ki, 2013 Gezi olaylarında Erdoğan’ı desteklediği için Azerbaycan’daki büyük projelerini kaybetmek tehlikesi ile karşı karşıya kalan “Aral” Grub başkanı Ahmet Çetin yeniden Gülen’in tarafına gecib ve Cemaat`ın eski Azerbaycan imamı Enver Özeren`in ona ceza olarak, kestiği “İstek” lisesinin ek binasını yaptırıb. Kısacası, darbeye teşebbüs eden grupun yanındaysan, Cemaat sana her türlü desteği verecek, aksi takdirde “fetullahcı” damgası ile deport edilecek ve derdini de kimseye anlatamayacaksın…
Kısacası, Türkiye devleti fetullahcılar “arkanızdadır” diyen değil, gerçek Türk vatandaşlarına arka çıkan diplomatları hariciye`de görevlendirmezse, kaybeden yine türk devleti olacak.
Aynı zamanda Azerbaycan Devlet Göç İdaresi’nin (Azerbaycan Devlet Migrasyon İdaresi) bundan önce de Erdoğan’a yakın işadamlarına karşı yaptıklarını göz önüne alınırsa, bu konunun üzerinde durulması gerekiyor. Bir fetullahcı iş adamına “kaşın üste gözün var” demeyen bu kurumun diğer Türklere karşı acımasız tutumu ciddi araştırma konusudur. Bu ise demeye esas verir ki, başkanı gülenci olmasa da, Eğitim, Gençlik ve Spor, Vergiler Bakanlıkları gibi bu kurumun da içerisinde fetullahcı ağ kendi sistemini kurup ve istediğini yapmaktadır. Nitekim, biz yıllarca petrol şirketine “içerini temizle” dediğimiz için mahkemeye verildik. Ancak bugün Türk polisi ardı ardına operasyonlar yaparak, onların Türkiye’deki kurumlarına baskınlar yapıyorlar. Oradakı operasyonlar Azerbaycan’a sıçrarsa, Türkiyeden daha ciddi bir direniş olacağı şimdiden gözükmektedir. Çünki artık burada Türkiye’de başarı kazanmayanlar intikam operasyonuna başlamışlar.
Bu ise Azerbaycan’da Gülen tehlikesinin boyutları ile ilgili ciddi bir alarmdır…
Agil ALESGER
Azerbaycan -“Yeni Çağ” Gazetesi İmtiyaz sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni